Hani bazı anılarımız vardır, aklımızın hep bir köşesinde durur. Üzerinde BÜYÜK bir soru işareti ile. Hayatımızın en önemli sorusu değildir; ama üzerinden çok zaman da geçse bile hala üstü kapatılıp unutulması gerekenlere kaldırılmamıştır.
İş tekliflerinde ya da çalıştığım iş yerlerimde maaş artış döneminde ücret için pazarlık edemiyor olmamı aslında normalde garipsemezdim. Garipsememe neden olan şey içimdeki iç eleştirmenin konuşmasını sağlayan eşimin konuşmaları idi… “Tatlım neden daha fazlasını isteyemiyorsun? Maaş artışı işe girerken alınır, sonraki artışlar ile istediğin seviyeye gelmez. Bu kadar çalışıyorsun, bari maddi olarak da karşılığını al.” gibi gibi gibi…
Başkalarının faydası için bir şeyleri istemek, talep etmek hep çok kolayken, neden "kendim" için istemem zor oluyordu. Yeterli özgüvene mi sahip değildim? Hak ettiğimi mi düşünmüyordum? Yoksa pazarlık becerim mi yoktu?
Geçtiğimiz günlerde önüme düşen Harward Business Review’daki bu makale bir aydınlanma yarattı bende. “Normal” :) olduğumu anlamak, bunun sadece bana özgü olmadığını fark etmek, hatta aslında pazarlık edemememin ardında farkında olmadığım bir farkındalık olduğunu fark etmek iyi hissettirdi. Peki ne diyormuş yapılan araştırmalar gelin bakalım.
Çalışanlar ile yapılan araştırmalarda erkeklerin yarısı kendilerine yapılan iş teklifleri üzerine pazarlık ederlerken, kadınlarda bu oranın sadece 8’de 1 olduğu görülmüş. Nedeninin ise bir yetkinlik eksikliği değil; pazarlık yapmanın sosyal bedeli olduğu belirlenmiş. Araştırma sonuçları, kadınların ödedikleri sosyal bedelin erkeklere göre daha yüksek olması dolayısı ile, bilinçli ya da benim durumumda olduğu gibi bilinçsiz bir şekilde pazarlığı daha az tercih ettiklerini göstermiş. Yöneticilerin çalışmaya başladıkları pazarlık yapan kadın ve erkek çalışanları ile çalışma isteklerine bakılmış ve kadınlar ile çalışma isteklerinin erkeklere göre çok daha düşük olduğu da görülmüş.
Bunun yanında başkalarının hakları için pazarlık etme, haklarını savuma durumunda kadınların erkeklere göre sosyal olarak daha avantajlı bir algı oluşturdukları da bulgular arasında.
Peki biz kadınlar hem iyi hissederek, hem de sosyal bir bedel ödemeden nasıl kendimiz için de pazarlık yapabiliriz? Makalede bunu yapabilmenin en iyi yollarından birinin iletişim dilimizde “ben” yerine “biz”e yer vermek olduğu söylenmiş. Pazarlık yapmamız gerektiğini, zaten bize verilecek görevi hakkı ile yerine getirebilmek için bu beceriyi görevimiz içinde de kullanmamız gerektiğini paylaşmak gibi. Araştırmalar kendi dili ile, kendi inandığı “biz” stratejisini iletişimde kullanan kadınların bahsettiğimiz sosyal bedeli çok daha az ödediklerini göstermiş. Erkeklere gelince ise, erkekler sadece “ben”de kullansalar da “biz”i iletişimlerinde kullansalar da onların ödediği sosyal bedelde bir değişiklik olmadığı görülmüş.
Benim gibi “neden” diye soranlar varsa umarım küçücük de olsa bir aydınlatma yaratabilmiştir bu yazı. Makalenin orjinaline aşağıdaki link’ten ulaşabilirsiniz.
Saygı ve sevgilerimle
Şebnem Gürün Özeren
Comments