Bu başlık size çok garip gelmiş olabilir; oysa ben bunu birebir yaşama şansı buldum.
Aşağdaki görsel, şirketimizin geçtiği kriz dönemini çalışanlar olarak iş birliği içinde, 'bir' olarak geçirme niyetimizi ve ihtiyacımızı belirtmek için benim kullanmaya başladığım bir görseldi. Benimle birkikte şirketimizdeki bir çok arkadaşımın da imzasında kullandığı görsel olmuştu.
İşlerin nasıl gelişeceğini öngöremediğiniz, operasyonunuzu/tedarik zincirinizi/müşterinizi yönetmek için yeni yöntemlere ihtiyaç duyduğunuz kriz ortamlarında, oyunu tersine çevirecek şey ÇALIŞANLARINIZIN katılımı olacaktır.
Zaman, sadece yönetim ekibinizin aklını değil; ortak aklı kullanmanız gereken zamandır.
Bunun için iç iletişimi sürekli kılmalısınız. Ve iletişimlerde mümkün olduğu kadar şeffaf olmalısınız.
Paylaşımlarınızı mevcut durumla ilgili sahip olduğunuz tüm verileri/bilgileri kapsayacak şekilde hazırlayın. Şirketinizin durumunu, dış faktörleri ve riskleri paylaşın. Aynı zamanda henüz sahip olamadığınız; fakat durumu doğru analiz edebilmek için kritik gördüğünüz bilgilerin de neler olduğuna yer verin.
Mevcut durumda ön gördüğünüz en iyi ve en kötü senaryoları paylaşın. ‘Gerçeği yansıtmayan pozitif açıklamalar’ yapmaktan kaçının. Örneğin, küçülme planları yapıyorsanız gizlemeyin. Hiçbir şey gizli kalmayacaktır. Bu senaryonun gerçekleşmemesi için neler yaptığınızı paylaşın. Çalışanlarınızın güvenini bir kere kaybederseniz, bir daha kazanmanız çok zor olacaktır.
Paylaşımlarınız üzerine gelebilecek sorulara hazırlıklı olun. Olası soru ve cevap anahtarınızı önden hazırlayın. Bazı cevapları bilmiyor olabilirsiniz. Şeffaf olun. Şeffaflık sizin en önemli gücünüz olacaktır.
Çalışanlarınıza sormak istediğiniz kendi sorularınızı da oluşturun. Operasyona dair gördükleri riskler ve hızla ele alınması gerektiğini düşündükleri acil önlemler gibi.
Çalışanlarınıza bir ‘Çağrı’ yapın. En iyi senaryonun gerçekleşebilmesi için tüm samimiyetinizle onların katılımlarına, akıllarına ve kalplerine duyduğunuz ihtiyacı belirtin.
Çalışanlarınızın kurumunuza ve size olan bağlılıklarının arttığını ve birçoğunun şirketleri, çalışma arkadaşları ve kendi kaderleri için normalin üzerinde bir heyecan, tutku ve motivasyonla çalıştığını göreceksiniz. Çevik Çalışma Yaklaşımında dendiği gibi: İnsanlara Nedeni verin, Nasılını onlara bırakın.
Ve çağrınızı kabul etmeleri için insan olun. Duygularınızı saklamayın. Zorlanıyor olabilirsiniz, şirketiniz ve çalışanlarınız ile ilgili kaygılarınız olabilir. Paylaşın.
İnsanlar sahte güçlü liderleri takip etmezler. Samimi olan ve savaşta ön safta yer alan liderleri takip ederler.
Sağlıklı günler dilerim.
Saygı ve sevgilerimle,
Şebnem Gürün Özeren